“Kadın ve Erkeğin Tam Eşitliği Sağlanmadan İnsanlık Aleminin Mutluluğu Tamamlanamaz”
Bu sabah yine kadına yönelik şiddet haberi ile uyandım. Bu durum beni oldukça tedirgin ediyor ve büyük üzüntü duyuyorum. Bence hepimiz bu duruma üzülüyor ve endişe duyuyoruz.
Bir tarafta hem cinslerine gösterilen bu davranışların giderek artması ve devam etmesi ile kadınlar, diğer tarafta karşı cins olarak kendisinin yaratılış amacının kesinlikle bu olmadığı ve gücünün bu amaçla verilmediğinin farkında olan erkekler…
İnançlı ve güven duygusuna sahip olduğumuzu varsayarak yazıma devam etmek istiyorum. Müslüman ve oldukça inançlarına bağlı bir toplumun içerisinde yaşıyoruz. Ancak sanki birşeyler yolunda gitmiyor gibi…
Öyle bir algı yaratılmış ki sanki İslamın şartları olan;
Kelime-i şehadet getirmek,
Namaz kılmak,
Oruç tutmak,
Hacca gitmek,
Zekat vermek ile bu beş görevi yerine getirdiğimizde cennetimizi garantilediğimize inandırılmışız.
Fakat sanırım üzerinde durulması gereken ve dikkatimizi biraz da bu tarafa çevirmemiz gereken esas konu;
İmanın Şartları olan;
Allah ın Varlığına ve BİRLİGİNE,
Allah in Kitaplarına,
Peygamberlerine,
Meleklerine,
Ahirete ve
Kadere inanmayı yeniden hatırlamak ve uygulamak.
Aslında bence unutmuyoruz… Sadece uyuyoruz ve uyuşturuluyoruz!
“Allah katında mes’ul sayılmanın şartı buluğa ermek (yani fiziksel olarak yetiskin) ve akil (yani hatayı ve sevabı ayırt edebilmek) olmaktır. Çünkü aklı yerinde olmayan kişi iyiyi ve doğruyu ayırt edemez” diyor.
Bu sözden yola çıkarak birey olmanın ve toplumda bir yer işgal etmenin sorumluluğunu ve varlığımızı onurlandırmanın mutluluğunu yaşamak ve hissetmek hepimizin hakkı ve en büyük ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
O zaman bugün bir kadına sözel ya da fiziksel şiddetle gücünü göstermeye kalkan erkek ve bu duruma maruz kalan kadın ve bu duruma karşı hiçbir harekette bulunmayan herkes varlığının farkında değildir. Yani kendisine hiç sorumluluk verilmemiş ya da yaptığı iyi şeylerle hiç takdir edilmemiş ya da sorumluluğu yerine getirmenin mutluluğunu hiç hissetmemiştir… Burada kurban rolündeki kadın kadar
zalim rolündeki erkek ve farkında olmadan bu duruma seyirci kalan ve harekete geçmeyen herkes bu duruma ortaktır ve aynı derecede tehlikeye, fiziksel ve ruhsal şiddete maruzdur.
Burada herşeyde olduğu gibi bir dine mensup olmanın iki yönüne dikkat çekmek istiyorum… Bizden büyük olan ve insanları sevgisinden Yaratan tüm evrenin Sahibi, varlığımızı hissedebilmemiz ve onurlandirabilmemiz için ibadetlerimizle maddi tarafımızı,
iman ve inancımızla da düşünsel tarafımızı egitmemizi ve güçlendirmemizi farz kılmış ve bu nedenle rehberler göndermiştir. Kitaplarını okumak ve bizden istenilenleri yerine getirmek hem kendi gelişimimiz hem de toplumsal gelişim için oldukça önemli bir sorumluluktur. Çünkü insan doğası gereği tam ve bütün hissedebilmek için hem ruhen hem de bedenen kendisine verilen sorumlulukları yerine getirdiği müddetçe tamamlanmış ve kendi varlık sebebini gerçekleştirmiş hissedebilmektedir. Ve ben düşünüyorum ki kendimizden emin ve memnun olduğumuz ve teslimiyet içerisinde güven duyduğumuz müddetçe aradığımız o gerçek Cennet şimdi ve buradadır!
Toplumsal anlamda erkeğin kadından üstün olduğunu düşünen ve davranan ve bu duruma hiçbir hareket ile değişim için çabalamayan, gerçekten huzur isteyen ve o huzuru arayan herkese seslenmek istiyorum…
İnsanlığı bir kuşa benzeterek; bir kuşun uçabilmesi için ihtiyacı olan iki kanattan biri kadın ve diğerinin erkek olduğunu, doğalarında var olan farklılık ve üstün taraflarının birbirlerinin ve insanlığın iyiliği ve devamı için verildiğini ve haklarının eşit ve insanlık âleminin mutluluğunun bu eşitlikle sağlanabileceği yazımın giriş cümlesi olan Allah ın Sözü ile paylaşmıştım. Erkeğe verilen fiziksel gücün kadına şiddet için değil kadını ve yuvasını korumak, beslemek ve hizmet etmek; kadına verilen duygusal gücün ise kapris, şımarıklık, kıskançlık için değil sevgi, şefkat, güleryüz, samimiyet için olduğunu hatırlayabilmek ve belki ailede verilmemiş olsa bile verilen sorumlulukları doğasını gerçekleştirerek yerine getirmenin ve takdirin Gerçek Makamdan geldiği bilinci ile şimdi burada Cennet i, huzuru yaşabilmek ümidiyle…